6 Şubat 2012 Pazartesi

Teşekkür ederim.

Biraz önce bir mail geldi. Çok nazik bir dinleyici blog'unda anlatıyor, şarkılarımı dinlerkenki ruh halini...
Ben biraz tutuk bir insanım. 'Dinleyicim' diyemiyorum. Ya da 'şarkılarım' derken kendimi biraz kötü hissediyorum. Bir şeyin benimle birlikte anılıyor olması beni biraz tedirgin ediyor.
Şöyle bir cümle var: "Umutsuz ya da çökmüş bir halde misiniz? Bu sesle anlayamayacağınız bir şekilde hayat buluverirsiniz."
Geçen hafta konserde iki şarkı arasında dedim: "Öfke dolu şarkılar yazıyorum. 'Öfkeden delirdim,' diyorum. Ayaklarımı kıçıma vura vura Büyükada'ya kaçmak istiyorum. Birinin yüzüne sağlam bir yumruk atmak istiyorum. Sonra sizden gelen maillere bakıyorum: 'Melis'in sesiyle huzur buluyoruz,' diyorsunuz. Siz deli misiniz?"
Güldüler. Ben de güldüm. Ama düşünüyorum ara ara. Neden? Ve nasıl? Ve eğer mümkünse ne kadar güzel.
Hayatta bir yol seçtim. Şarkı yazıyorum. Sonra onları bir albümde toparlıyorum. Canım çıkıyor. Her detayla ayrı ayrı uğraşıyorum. Hayat devam ediyor. Belki siz o sırada bankada çalışıyorsunuz ya da ajansta masa başında, ya da okula giderken mp3 çalarınızda internetten indirmiş olduğunuz şarkılarımı dinliyorsunuz (kızmıyorum da bunun için). Sonra bana mail yazıyorsunuz. Yukarıdaki gibi. İnanılmaz içten ve anlayamadığım şekilde. Beni hiç tanımıyorsunuz. Belki sevmezsiniz bile tanısanız.
Dünyanın en şanslı insanlarından biri olduğumu düşünüyorum. Hatta kendimi çok fena hissettiğim bir anda yukarıda yazdığım gibi bir mail geliyor. Gülümsüyorum, gözlerim doluyor. Nasıl bir şey bu ben anlamadım ama olsun, mümkünse herkes bir gün hayatında bunu hissetsin.
Teşekkür ederim. Kürsüde ödül alır gibi değil. Bana bir yardımınız dokunmuş gibi. Teşekkür ederim.