26 Ocak 2016 Salı

"Gece 3'te mi dönmüş?"

Bugün bir tahlil sonucunu almak üzere Bağdat Caddesi’ndeki bir polikliniğe gittim. Laboratuvar katında üç hemşire masa başında oturmuş, telefonda bir şeye bakarak konuşuyorlardı. Ben sonuçları rica ederken kızlardan biri, “Yakalanmış!” diyordu. Konuyu anladım. Elinde telefon olan diğerine dönüp, “3’te dönüyormuş,” dedi, karşısındaki de hafifçe kaşlarını kaldırarak, “Aa 3 mü?” dedi. Ama sonra sustular, daha fazla bir şey demediler. 
Gün boyunca haberlerde, sosyal medyada gördüm Bağdat Caddesi’nde yaşanan vahim olayı. Evden çıkmadan elbette ve tabii ki, “Amaa 3’te ne işi varmışşş sokaklarda?” cümlelerini okumuştum, o yüzden tetikteydim hemşireler konuşurken. Ama sustular ve ben de sonuçları alıp çıkıp gittim. Onların ne düşündüklerini yüzde yüz bilmiyordum ama sosyal medyadan böğüren birçoklarını biliyordum. “Kadın gece sokakta olursa, bela da onu bulur.” Hele bir de 3’te mi dönmüş? Yoksa bir de içmiş mi? Bittin, kendi elinle belayı çektin.
İçim akordeon gibi katlanıyor bazen. Kadın olmayı bize öğreteceğini sanan bu kafalar… Defalarca o saatte eve dönmüş, yürümüş biri olarak çıldırasım geliyor. Mağdurun vahşeti “hak ettiğine” inanmaya çalışan bu kafalar. İçten içe kendini rahatlatmak, olayı meşrulaştırmak için uğraşmalar. “Oh tamam gece 3’te tek başına dönüyormuş, durup dururken olmamış!”
Tehlikenin kol gezmediği bir semt, şehir yok artık. Değer Deniz de katledildi, Özgecan da, ismini bildiğimiz, bilmediğimiz onlarcası, yüzlercesi de. “19 yaşındaki bir kız gece 3’te Bağdat Caddesi’nde ne tür bir eğlenceden dönebilir?” sorusunu -üstelik anket yaparak- soran Twitter dangozuna bilmediği ve hayatta anlayamayacağı bir şeyi, bu tarafta, Kadıköy’de, bilhassa Bağdat Caddesi’nde, gündüz, gece ve hatta sabaha karşı istedikleri yere gidip gelebilen kadınlar olduğunu, bunun cengaverlik falan olmadığını, buralarda büyüyenlerin buna ezelden beri alışkın olduğunu, yargılanmadıklarını, mesela anne baba evinden gece vakti çıkıp da kendi evine yürüyen evlatlara, “Dikkatli git,” demek dışında bir şey denmediğini, “Varınca ara,” cümlesine pek de ihtiyaç duyulmadığını, bunun da ahlak yoksunluğundan kaynaklanmadığını ve çok daha fazlasını anlatmak da vardı. Ama ne fayda. Poliklinikteki hemşire bile hafifçe kaşını kaldırıyor artık. Bir soru işareti var o kaşlarda. Kadının yerini kıyılara köşelere tıkmaya çalışanların bayıla bayıla büyütüp yeşerttiği müthiş sonuçlar bunlar: Hafifçe kaldırılan kaşlar ya da ağırca sosyal medyada kusulan kanlar. Ahlak anlayışınız batsın, ahlak anlayışınız yansın.

1 yorum:

  1. O gece 3 kafasındaki insanlarımıza yazıklar olsun Dünyada her zaman sapıklar hırsızlar olucaktır ama bu iğrenç olayı savunan binlerce insanımıza yazık nedense bu sapıklar hep bu insanların aralarından çıkıyor o düşücelerini eyleme geçiriyorlar güzel kızımızı binlerce kez daha kirletiyorlar

    YanıtlaSil